16 Aralık 2008 Salı

Kaç tane acaba? Önemli mi ki? Yoooo!


Diğer bölgeler bir yana, sadece Aladağlar'da kaç tane yeni trad rota tirmandim acaba?

Gerçekten bilmiyorum.

İsim vermediğimiz, çoğunun yerini yurdunu bile unuttuğumuz, yillara yayilan bir tirmanis silsilesi. Hatırladıkça insanin benzini attıran ip boyları, arkadaşlarla unutulmaz paylaşımlar, tek başına yaşanan saf protestolar. Ama herşeyden önce orada olmak, keyif almak, kayayı koklamak...

Bu bayramda hicbiryere gidemedim. Butun arkadaslar Geyikbayiri'na akmis, bense birbirinden degerli pekçok arkadasimla, daha once hic gitmedigim Geyikbayiri'ni konuşmuş ama sonucta bir sekilde yine gidememis, gidemedigim gibi de evde çakilmis kalmistim.

O soguk ve karli bayram gunlerinden birisinde albumlerden ve bilgisayar ekranindan pekçok eski fotografa baktim. Duygulandim, icim ozlemle yandi.

Bir yandan da sasirdim. Gerçekten Aladaglar'da ne kadar geleneksel rota tirmandigimi kestiremedim. Büyük çoğuna isim bile verilmemiş, harika tırmanışlar. Nereden olduğunu bile hatirlayamadiğim eski fotoğraflar. Taş ve tırmanıcı. O günlerde kendimizi çok iyi hissettiren, fakir birkaç parça malzeme...Kaya tırmanış ayakkabısı olmadığı için özelikle ayağa sıkı alınmiş trekking ayakkabılarıyla yapılan o dönem ve benim için çok ciddi tırmanışlar...

Kendimi çok mutlu hissettim.

Ama şimdi bunları yazarken de, kendimi işi bitmiş fişi gitmiş bir emekli gibi hissettim!
Yooo, tabii ki hayir. Tirmanışa devam! Umarim yeni tırmanış haberleriyle doneceğim blog'a. Kış geldi, bakalım, inşallah Aladağlar bize iyi imkanlar verir bu yıl.

Bir de, geçen yazki hayalkırıklığımız düzeldi. Her ne kadar tırmanış mevsimini kaçırmış olsak da, hanımköyün vizesini aldık sonunda. Onümüzdeki hafta Bulgaristan'a gidiyorum inşallah. Kaya tırmanmak adına, o soğukta ne yapılabilir bilmiyorum ama kesinlikle dağa gideceğiz.

Şans dileyin de tırmanış haberleriyle döneyim dostlar...

Hiç yorum yok: