8 Nisan 2008 Salı

Al abi al! O paraya değer, süpermiş bu...


Gerçekten çok uzun zaman olmuş malzeme dükkanlarının internet sitelerine bakmayalı.
Sebep?
Sanırım, hem öğrencilik yıllarımda, o dönemin yarım yamalak harçlıklarıyla aldığım malzemeler bana fazlasıyla yetiyor hem de dağcılık ve tırmanış mantığım devinip kendini bulalı biraz zaman geçti galiba.
Internette gördüklerim beni epey şaşırttı doğrusu. Kışın dağlara giderken tek seçenek olarak giydiğimiz pamuklu eşofmanlardan ve şehir botlarımızdan bu yana gelinen nokta hem çok etkileyici bir o kadar da tiksindirici geldi bana. Zaten bu durumun, premature dağcılarımız üzerindeki sonuçlarını dağlara gittiğimizde sıklıkla görüyorum. Küçük bir servet tuttuğu her halinden belli olan, altındaki kişiyi öldüresiye ezen, içi fetiş imajının etkileriyle doldurulup şişirilmiş dağ gibi çantalar...

O kısacık zamanda internette neler görmedim ki? İnanılmaz fiyatlara ceketler, pantolonlar, ayakkabılar, bereler, fenerler... Pekçoğu tırmanış veya faaliyetin kendisiyle direkt ilgili olmayan, kişilik ve statü arama pusulaları.

Ve insanlar bunları deli gibi satın alıyor. Şaşkınım biraz..

Meşhur Intersport mağazaları Kayseri'ye ilk açıldığında, satamadıkları için büyük indirime giren LaSportiva kaya ayakkabılarından kendimize, eşe, dosta falan derken tam 11 çift satın almıştık. O güzelim el yapımı Mythos'lar, "tırmanış tüketimi kültürü" yontucularımız tarafından yeterince pompalanmadığı için, tırmanıcılarımız tarafından pek rağbet görmemiş ve fiyatı indirilmişti. Eh bu da bize yaradı, heh!
Neyse , o günden sonra bizi süper yağlı gören mağaza müdüresi hanım ağa, bize yolumuz her düştüğünde büyük hürmet göstermekten geri durmadı. Bunda, bu tarz konularda pek hesap yapmayan sevgili abimin birkaç ağır alışverişinin de etkisinin büyük olduğunu kabul etmeliyim hani.
Sonra AKUT Kayseri'den birkaç arkadaşım, çanta ve ayakkabı almak istediklerini söylediler ve beni de yanlarında Intersport'a götürdüler. Birkaç boktan ayakkabı ve çanta gösterildi. Uygun bir dille biraz pahalı olduklarını söylediğimde, mağazanın pek hanımefendi müdüresi kendi kendi konuşup, homurdanan nezaketsiz ve çirkin bir yaratığa dönüşüverdi. Bu malzemelerden ve kalitesinden anlamayan "kolay kaz" değildik anlaşılan. Gereksiz muhabbeti hemen kesip oradan ayrıldım. Karşı karşıya kaldığımız çirkin durumu Intersport'a yazayım istedim ama sonra şöyle düşündüm. Ne gerek var? Kendilerine ve personellerine çeki düzen verip bu geçirme işlemini daha güzel yapsınlar diye mi onları uyaracağım?
Canları cehenneme :)

Evet, bir noktada ben biraz şanslıyım. Zaman zaman seyahat imkanı bulduğum için, yurtdışından çok ucuza temin edebiliyorum birtakım ihtiyaçlarımı. Üstelik emniyet kemerim de dahil olmak üzere pekçok malzemem de ya ikinci el ya da hediye.

Vallahi bilmiyorum. Optimumdan minimuma çoktan atlayan dünya alpinizmi bir kenarda dururken, bizim hala katırlığı özendiren ve beraberinde yüklü paraların birtakım yerlere göz göre göre akıtıldığı ülkemizde bunları yazasım geldi.

Şunu söylemek isterim.

O parlak markalı malzemelerin kalitesi, güzelliği, işlevselliği, koruyuculuğu ve/veya diğer başka yönlerinin ispatı için gözlerinizin önüne sunulan kahraman ve rol modellerin pekçoğu sandığınız kadar da iyi değiller ve kullandıkları o fiyakalı tişört veya aksesuarlar onları daha iyi yapmıyor.

Sadece ve her zaman size fazla yükleme yapılıyor, bunu unutmayın.

İhtiyaçlarımız oranında ve yönünde iyi malzemeyi alıp kullanmak gerekli ve önemlidir. Ama bir tüketim çılgınlığına bürünmüş, üstelik de dünya fiyatlarının çok üstünde sizlere "giydirilen" bu malzemeleri almadan önce lütfen daha çok düşünün. Siz merak etmeyin, o ithalatçılar ve dağıtıcılar aç kalıp, sizi de malzemesiz bırakmazlar. Benim tavsiyem, bu ülkede friend fiyatına tricam, çadır fiyatına pantolon almak zorunda kalan veya o fiyata trekking ayakkabısı diye uyduruk bir spor ayakkabı almak zorunda kalan sevgili tırmanıcı arkadaşlarıma.

Jimmy Dunn, şöyle demiş: "A rope, a rack and a shirt on your back!"

Dünyanın parası yatırılarak alınan çantalar dolusu malzeme ve bu malzemelerle yapılan artistik ama içi boş faaliyetlere hiç değinmeyeceğim bile. Belli ki onlar da aynı yolun yolcusu, aynı tekerin dişlisi.

Tırmanmak, dağlara gitmek ve mutlu olmak için öyle çok fazla malzemeye ihtiyacınız yok. belki birgün bunun üzerine de yazarım. Şimdilik şöyle bitireyim:

Malzeme fetişine kapılmayın!

3 yorum:

tengri dedi ki...

en begedigim yazin bu galiba, ellerine saglik.

Hilal Cura dedi ki...

Şu anda gözünüzün önüne Intersport deyince suratını buruşturarak sizi kaçıran bir mağaza yöneticisi geliyor değil mi? Benim de mesela X Bankası deyince problemimi çözmeyip telefonu yüzüme kapatan çağrı merkezi görevlisi geliyor. Ve bunu çok doğal olarak bütün firmaya mal ediyoruz. Bize yazsa idiniz tahmin ettiğinizden daha farklı bir tepki ile karşılaşacaktınız aslında ama haklısınız, hepimiz önyargılıyız böyle durumlarda. Sonuç olarak sizi kaybetmişiz, en azından bu yazı hataları düzeltmek için bir yol göstermiş olur.
Selamlar.

fly rdm dedi ki...

Merhaba,

Değindiğiniz konu gerçekten önemli ve değinilesi bir konu. Herkes bir tüketim çılgınlığı içerisinde ve sadece edinmek yetiyor.
Söykenecek çok söz var ama neredeyse hepsini yazıya geçirmişsiniz zaten.

Teşekkürler,
Sevgiyle.